Pek çoğumuzun dilindedir, kulak çınlaması. Nedendir bilmiyorum, ama kişilerin anması ile de ilişkilendirilmiştir çoğu kez kulak çınlaması. Telepatik mekanizmaların öncül telefon sinyali mi acaba, anılan kişinin kulağındaki çınlama? İşin esprili yanlarını bir kenara bırakacak olursak, her ne olursa olsun, biz hekimler kulak çınlamasına “önemsiz bir durum” gözüyle bakmayız. Çoğu çınlama masum olsa da, bize düşen öncelikle riskli durumlara eşlik eden kulak çınlamalarını yakalamaktır.

Bu arada belirtmeliyiz ki, uğultu adı verilen bir başka ses de hastalarımızca deneyimlenebilir. Çınlama ya da uğultu, kulakta duyulan sesi biz aşağıda yazacağım şekilde değerlendiririz.

Her kulak çınlaması, herhangi bir kişinin kulak çınlaması, bildik olaylarla ilişkili kulak çınlamaları biz hekimlerde alarm sinyallerini çaldırmayacaktır. O halde hangi durumlarda kulak çınlaması önem kazanır, yazalım.

Kulak organının ürettiği sesler vardır. Ürettiği elektrik sinyalleri de vardır; ki, bu sinyaller aracılığı ile sinir yollarını kullanarak beyindeki işitme merkezine sesleri ulaştırır. Ürettiği sesleri tıp bazı alanlarda kullanır. Bunun en tipik örneği, otoakustik emisyon (OAE) adı verilen ve yenidoğan işitme taramalarında kullanılan bir tekniktir.

Kulak organının üretebildikleri yanı sıra, komşu doku ve organlardan da gelen seslerin varlığını bilmek gerekir. Atardamarlardaki nabazan sesi, çene ekleminin sesleri, boyun omurga eklemlerinin sesleri…

Sağlıklı bireyler bu seslerin hiç birini duymayacaktır. Bir anlamda, bedendeki yerini benimsemiş olan iç kulak işitme organı (koklea), komşuları ile uyumda olduğunu gösterircesine, bu sesleri duysa da, fark edebildiğimiz sesler arasında olmamalarını da sağlayacaktır.

İşte bu noktadan sonra, bilimin, en azından tıp biliminin nedenlerini ortaya koyduğu, tedavi arayışına yöneldiği kulak çınlamalarına dek uzanan yolda hala bilinmeyenler var. Bir başka deyişle, kulak çınlamalarının önemli bir kısmının nedenlerini tıp bilimi ortaya koyabilmiş değil, henüz.
Bu girişi yaparak klinik önemi olan kulak çınlamalarına değineceğiz. Biz tıpta çınlamaları ikiye ayırarak hareket ederiz: Öznel çınlamalar ve nesnel çınlamalar. Aralarındaki ayrımı, çınlamanın bir başka kişi tarafından duyulup duyulmamasına göre yaparız. Eğer çınlamayı dışarıdan hastamızın kulağına yaklaşıp duyabiliyor ya da, stetoskop adını verdiğimiz, her hekimin ilk edindiği kalpakciğer seslerini dinlediğimiz temel gerecimizle duyabiliyorsak, bu çınlamayı “nesnel kulak çınlaması” (objektif tinnitus) olarak adlandırırız.

Başkasınca fark edilemeyen kulak çınlamaları, yani öznel kulak çınlamaları (subjektif tinnitus) en sık görülen kulak çınlaması türüdür. Bu çınlamaların bildik hastalık nedenleri arasında kulak organı hastalıkları, kulak-beyin arası sinir hastalıkları ve komşu dokuların hastalıkları sayılabilir. Hastalık denemeyecek bir nedense, pek çoğumuzun yaşamış olabildiği, aşırı gürültüye maruz kalınması sonrası kulaklardaki ötme şeklindeki çınlamadır. Bilmediğimiz nedenlere gelince, onları da yarınlara bırakmak gerek.

Nesnel kulak çınlamalarına gelince, hastanın hekimince fark edilebilen türden kulak çınlamaları aklımıza gelir. Bu çınlamalar en sık kulak organının yakın komşuluğundaki genişlemiş damarlar, damar tümörleri ile damak kaslarının yineleyen kasılma nöbetleridir. Damarlarla ilişkili çınlamalar genellikle nabız sesini andırır. Damak kaslarının kasılmaları ise “klik” sesini veren tıkırtılardır.

Kulak çınlaması ile başvurmuş olan bir hastada KBB uzmanı öncelikle hastasını dinleyerek çınlamanın başlangıç zamanını, olası başlatan olay(lar)ı (gürültü vb.), çınlamanın ses türünü (ince – kalın ses), işitmede fark edilen değişimleri, kulakla ya da kişinin sağlığı ile, yaşamı ile ilgili olabilecek önemli değişimleri sorgular. Hastasını muayene eder ve kulakların görünen kısımlarında sorun olup olmadığını anlamaya çalışır.

Bu aşamadan sonra, elde ettiği verilere göre hastasının işitme organının testlerle incelenmesini isteyebilir. Bazı durumlarda ise, beyin MR’ı, damar çalışmaları da gerekli görülebilir.

Elde edilen sonuçlarla, hastasının kulağındaki sese yol açan neden ortaya konabilmişse, nedene yönelik tedavi uygulanacaktır. Ancak, bu her zaman olanaklı olmayacaktır. Hekim bu aşamada hastasını bilgilendirmeye ve dolayısı ile kaygısını azaltmaya çalışır.

Bu aşamada bu yazıyı yazan biz hekimlerden birinin (Dr. Ömürsen Yıldırım) deneyimlerine bir pencere açalım:

“Sebebi bulunabilen ve tedavi edilebilen küçük bir grubun dışında, çınlamaların büyük bir yüzdesi hastalara talihsiz bir hayat arkadaşı olacaktır.
Biz hekimler çoğu zaman bununla yaşamayı öğrenmelerini öneririz hastalara. Peki bu istenmeyen hayat arkadaşıyla yaşamayı nasıl öğreneceğiz?
Öncelikle çınlamayı tetikleyecek arttıracak şeylerden kaçınarak..

Yüksek gürültülü ortamlar, aşırı kafein, alkol sigara ve tuz tüketimi, yorgunluk ve stres uzak durulması gerekenlerdendir.
Bu istenmeyen hayat arkadaşına odaklanmamayı öğrenmek gerekir.

Çınlamanızı dinlemeyin, ona odaklanmayın.. Dinlerseniz, odaklanırsanız daha da şiddetlenecek ve o an yaşamınızı ele geçirecektir.
Bir başka yöntem de beynimizi kandırarak başka seslerle çınlamayı perdelemektir. Mutlak sessizlik çınlama hastasının düşmanıdır.
Arka plandaki çamaşır makinesi gürültüsünün, fan sesinin, rüzgarın, dalgaların, yağmurun sesinin çınlamanızı bastırdığını fark edebilirsiniz.
Başınız ağrıdığında kullandığınız ağrı kesici kısa bir sürede ağrınızı kesecektir. Peki kulağınız çınladığında kullanabileceğiniz bir çınlama kesici var mıdır?

Bir çok hasta için bu sorunun cevabı beyaz gürültü (white noise)..

Beyaz gürültü kulağın algılayabileceği tüm ses dalgası frekanslarının içinde bulundurur. Radyoda bir istasyon ararken boş kanallarda aralarda duyulan sese benzer. Bazen annelerin bebekleri sakinleştirmek için de kullandığı bu sese artık internet yoluyla ya da akıllı telefonunuza indireceğiniz bir uygulama ile ulaşmak kolaylıkla mümkün. Gece yatmadan önce başucunuzda beyaz gürültüyü açık olarak bırakın ve istenmeyen hayat arkadaşınızın üzerine beyaz bir perde çekerek huzurla uykunuza dalın.. İstenmeyen arkadaşınız sizden hiç vazgeçmese bile, onun hayatınızı kontrol etmesine izin vermemek sizin elinizde..”

Bunca bilginin sonunda, dileğimiz kimsenin fazlasıyla rahatsız olmadığı kadar kulak çınlamalarından ibaret bir yaşamdır.