Biz estetik cerrahi yapan hekimler dünyaya nasıl bakarız? Hiç merak ettiniz mi?

Belki de düşündüğünüz, bizlerin sanat eğitimleri sonrası elimize bıçak aldığımızdır. Hayır, bu durum gerçeklerden çok farklı. Biz herşeyden önce bir hekimiz. Önceliğimizi insana, sağlığa vermek üzere eğitildik. Tıp fakültelerinin tıpla, tıp bilimi ile dolu eğitimiyle altı yıl yetiştik. Daha sonra uzmanlaşmadan önce aldığımız eğitimler ağırlıklı olarak insan sağlığını ilgilendiren sorunlar üzerine olmuştur.

Peki, ne zaman estetik cerrahi eğitimi alınır? Bu eğitimler kimi merkezlerde uzmanlık eğitimi, kimi merkezlerde uzmanlık üstü eğitimi sırasında edinilir. KBB uzmanlık eğitimlerinde ülkemizde çok sınırlı estetik cerrahi eğitimi var iken, yüz estetik ve rekonstrüktif cerrahisi eğitimini üst ihtisas olarak veren çok sayıda merkez ABD’de vardır.

Bu eğitimlerin ilk planda odaklandıkları alanlar, yapılan cerrahinin sonuç başarısıdır. Dolayısıyla, cerrahi bir eğitim, ameliyathane, sürekli ameliyatlarla eğitim sözkonusudur. Cerrahi tekniğini ve bilgilerini geliştiren hekim giderek estetik kavramlarını tanımaya başlar. Onca yoğun uygulamalarla geçen yıllardan sonra, giderek hünerlerini kullanmaya başlar. Mesleğinin gerektirdiği en ileri donanıma sahip olarak, işini küçük büyük diye ayırmaksızın özenle uygulamaya başlar. Bu uygulamalar sırasında en değerli yardımcıları arasında estetisyenler yer alır.

Estetik arayışlar kişinin kendisini, özgörünümünü daha beğendiği bir düzeye taşımasında kendini bulur. Bu amaçla saçımızı taramamız, düzgün giyinmemiz kadar aynada iyi, beğeni uyandıran bir görünümümüzün olması arzu edilenlerdendir. Bunu sağlayabilmek için çoğu zaman bakımlı olmak, diş sağlığı, moralli olmak geçer akçeyken, kimi zaman da estetik çabalar gerekebilir. En basitinden estetik demek, bakımlılık demektir. Bu amaçla bile bir yardıma gereksinim duyulabilir. Hanımların kuaförlerde geçirdikleri onca saat karşılığını almadıkları bir eylem olmasa gerek.

Giderek basit yardımların yerini daha gelişmiş işlemler alabilir. Basitçe vücutta kan akımını hızlandıran masajlardan, aygıtlarla yapılan cilt soymalara, selülit tedavilerine, döğmelere, lazer epilasyonlara birçok işlem gündeme gelebilir.

Bir sonraki aşama, cerrahi çözümlerdir. Biz, çoğu kez bu anlamda danışılan, verilen kararın uygunluğunu sınayan kılavuz konumunda yer alırız. Kusurlu olduğu düşünülen bir burunla ilgili değer yargılarını değerlendiren, çözüm olanaklıysa bunu hastasıyla paylaşan ve hastasıyla ortaklaşa aldıkları kararları ameliyat masasında uygulayan cerrahlarız.

Estetik arayışlarda, hekimin öncelikle sınırlarını sağlık, etik değerler ve genel estetik normlar belirler. Bu sınırlar içersinde üzerinde durulan kusurları gidermeye çalışmak, toplumsal kabul gören bir yapıyı kazandırmaya bakmak esastır.

Hekimin sanat ruhu öncelikle hekimlik sanatını yerine getirmekte gösterdiği özende belirir. Giyiminden, hastasıyla yaptığı görüşmede ona verdiği değerden, hastasına sağladığı ortamdan başlar, sanatsallığı. Ve giderek yaratıcılığın merdivenlerinde tırmandıkça, işini niteliksel olarak en iyi düzeylere taşıdıkça sanatsallığında doruklara çıkar.

Yaygın inanışın aksine, estetik cerrahi bir resim çizmeye benzemez, Esas olan cerrahinin tertemiz yapılması ve amaçlanan sonuca ulaşılmasıdır. Bunu başarmanın gerekenlerinden birisi bu tür bir tarza, bir kişiliğe sahip olmaktır. Estetik cerrahi, diğer birçok cerrahiye göre daha fazla kesinliğe gerek duyar. Milimetrik, hatta daha küçük birimlerle işlemler yapılması bu cerrahiler sırasında hiç de sıradışı bir durum değildir.

Estetik kavramlara ameliyat öncesinde hakim olmak, yalnızca bilgili olmak demek değildir. Altyapıyı, gerekli bağlantıları oluşturmuş bir hekim, ameliyatı sırasında özenle çalışacak ve ameliyat sonrasında yine aynı altyapının desteğiyle hastasının ve kendisinin amaçladığı sonucun gerçekleşmesini sağlayacaktır.

İşte estetik örgü, bu kurgunun tamamı içerisindeki bütünlük, uyum, akıcılık, ve estetik kavramlarının işlenmesiyle kendini gösterecektir.