Balık Baştan Kokar
Bu özdeyişin tersi de olsun, isterdim. Yani, “baş” iyi ise, güzel kokuların da gelmesini sağladığı, olumlulukların yönetim anlayışı ile ilgisi anlatılsın isterdim.
Böyle düşünecek olursak, burun için de “balık baştan kokar”. Konuyu açacağım.
Burun, bildik üzere, solunum yolunun girişi. Hatta başı. Soluduğumuz havayı anında değerlendiren, beyindeki ilgili bölgelere gönderdiği uyarılarla akciğerlerin gelen havaya hazır olmasını sağlayan burunun kendisidir.
Bir erişkin gün boyu 10,000 litre hava solur. Burun bu havayı dirençle karşılar; öyle ki, solunum yolundaki direncin yarısına yakın bir bölümü burun kaynaklıdır.
Burun aynı zamanda önemli bir sıvı salgılayıcısıdır. Burnunun hiç akmadığını belirterek hekimlere başvuran pek çok hasta vardır. Günde 2 litreye yakın sıvı salgılanır burundan. Bu sıvılar, yüzeyleri kaplayarak soluduğumuz havanın nemlenmesi işlevinin %95’ini üstlenirler. Bir kısmı da diğer yüzeylerine akarak akışkanlığa katkıda bulunur.
Ayrıca burun dışarıdan iki küçük delik gibi görünse de, içeride büyük bir boşluktur. Bu boşluğun duvarları ise kabarıklıklarla kaplıdır. Bu da daha geniş yüzölçümü demektir. Bütün bu yüzeylerde bir halıyı andırırcasına tüylü hücreler vardır Salgılanan sıvıyı ve yüzeylere yapışmış olan parçacıkları bu tüylü hücreler adeta süpürürcesine solunum ortamından alıp midedeki asit kazanına atar!
Ayrıca biliyoruz ki, burun bir koku organı. İyi koku alabilmeli ki; kişi, yediklerinden tad alsın, tehlikeli kokuları anında farketsin, sevdiklerini koklayabilsin…
Yeniden özdeyişimize dönecek olursak, balık baştan kokar! Burnumuz iyi ise, baştan itibaren iyi olmaya adayız. Değilse baştan yorulmaya, zorlanmaya başlıyoruz.
Daha detaylı bilgi, Deviasyon yazımızda..